
Meta, İlk Yapay Zeka Çipinin Test Sürecine Girdi
Reuters’in bugünkü özel haberine göre, Meta (Instagram, Facebook, WhatsApp gibi platformların ana şirketi) ilk geliştirdiği yapay zeka çipinin testlerine başladı.
Üretken yapay zeka uygulamaları için sunucularda kullanılmak üzere kendi çipini geliştiren Meta, şimdi ufak ölçekte testlere başladı. Şirket, bu çiple birçok teknoloji devi gibi Nvidia’ya olan bağımlılığını azaltmayı amaçlıyor. Testlerin başarılı geçmesi durumunda, geniş ölçekli üretime geçiş yapmayı planlayan Meta, kendi çipiyle önemli mali tasarruf sağlamayı hedefliyor. Yapay zeka çipleri alanında tekelleşmiş durumda olan Nvidia, bu nedenle özel GPU’larını oldukça yüksek fiyatlarla pazarlıyor.
Meta, daha önce olumsuz bir yapay zeka olayıyla gündeme gelmişti. Geçtiğimiz aylarda Meta’nın, LibGen olarak bilinen ve binlerce korsan kitabı içeren bir veri setini torrent üzerinden indirdiği ortaya çıkmıştı. İleri sürülen kanıtlar, şirketin Anna’s Archive üzerinden en az 81.7 terabayt veri indirdiğini gösteriyor. Meta’nın daha önce LibGen’den 80.6 terabayt veri indirdiği de belirtildi. Yasal süreçte gündeme getiren ilginç bir detay, şirketin torrent üzerinden indirdikleri 82 terabayt veriyi seed etmediklerini, yani başkalarına indirilmesi için paylaşmadıklarını açıklamaları oldu. Davacıların kitaplarını seed ettiklerine dair herhangi bir kanıt olmadığını savunan şirket bu noktada kendiyle çelişiyor; çünkü proje yönetiminden sorumlu Michael Clark, kullandıkları ayarların “mümkün olan en az miktarda seed yapacak şekilde özelleştirildiğini” belirtti. Yani indirme sürecinde az da olsa seed yapmışlardı.
Geçtiğimiz yıl, 8.500’den fazla kişinin destek verdiği bir bildiride, Meta imzasıyla geliştirilen LLaMa gibi büyük dil modellerinden yararlanan yapay zeka sistemlerinin yazılı eserleri izinsiz ve ödeme yapılmadan kullandığı eleştirilmişti. “Bu teknolojiler dilimizi, hikayelerimizi, üslubumuzu ve fikirlerimizi taklit ediyor. Milyonlarca telifli kitap, makale, deneme ve şiir, yapay zeka sistemleri için adeta bir besin kaynağı oluyor, bunlar faturası olmayan sonsuz yemekler gibi görülüyor,” diyen yazarlar, bu sistemleri geliştiren firmaların yayıncılara lisans vermediğini ve bu nedenle zarar gördüklerini belirtmişlerdi.