Teknoloji Haberleri

Teknoloji Bu Kadar İleri Olmasına Rağmen Depremleri Neden Öngöremiyoruz?

Akıllı telefonlar saniyeler içinde yüz tanımayı gerçekleştiriyor. Yapay zeka, insanların yazı stillerini taklit edebiliyor ve hatta resim yapabiliyor. Uzay araçları milyonlarca kilometre mesafedeki Mars’a ulaşabiliyor. Ancak biz, depremleri önceden tahmin edebilecek bir teknolojiye henüz sahip değiliz.

Depremler, doğanın en ani ve yıkıcı güçleri arasında yer almakta. Üstelik her zaman önceden uyarı vermiyorlar. Bazen aniden meydana geliyorlar ve arkasında binlerce insan kaybı bırakabiliyorlar. Gelişen teknolojiye rağmen, “Neden hala depremleri önceden bilemiyoruz?” sorusu akla geliyor. Cevap ise sanıldığından daha karmaşık.

Kaynak 1, Kaynak 2

Depremler, yer kabuğunda biriken enerjinin aniden boşalması sonucu meydana gelen sarsıntılardır.

Depremler, yer kabuğunda biriken enerjinin aniden boşalması sonucu meydana gelen sarsıntılardır.

Genellikle fay hatlarında meydana gelen depremler, volkanik patlamalar veya toprak kaymaları gibi başka olaylar tarafından da tetiklenebilir. Ancak, bu enerjinin ne zaman ve nasıl boşalacağı konusunda yıllar süren araştırmalara rağmen kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nun belirttiği gibi, ne kendileri ne de başka herhangi bir bilim insanı büyük bir depremin önceden tahmininde başarılı olabilmiştir.

Bir depremin bilimsel olarak tahmin edilebilmesi için üç ana bilgiye ihtiyaç vardır: Tarihi, saati ve büyüklüğü. Bu bilgilerden biri bile eksik olduğunda tahmin geçersiz hale gelir. Ayrıca bazı tahminler o kadar genel ki, aslında bir yerde depremin gerçekleşmesi, tahminin ‘tuttu’ gibi algılanmasına yol açıyor. Ancak bu durum bilimsel açıdan hiçbir şey ifade etmemektedir.

Çin’de umut verici bir gelişme yaşandı.

Çin'de umut verici bir gelişme yaşandı.

Teksas Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, Çin’in güneybatısındaki bir bölgede yapay zeka kullanarak yedi aylık bir süre içerisinde meydana gelen depremlerin yüzde 70’ini bir hafta önceden doğru tahmin etmeyi başardı.

Bu tahminler, AETA isimli özel bir sistem aracılığıyla toplandı. Yüz elliden fazla istasyonda bulunan akustik ve elektromanyetik sensörlerle elde edilen veriler, yapay zekaya aktarılarak, bu sistem sayesinde haftalık veriler kullanılarak gelecekteki depremlerin yeri ve büyüklüğü tahmin edildi.

Araştırmacılar, bu başarıyı yeni bir yöntemle değil, mevcut matematiksel modelleri akıllıca kullanarak elde ettiklerini belirtiyorlar.

Araştırmacılar, bu başarıyı yeni bir yöntemle değil, mevcut matematiksel modelleri akıllıca kullanarak elde ettiklerini belirtiyorlar.

Onlar, sahip oldukları büyük ve kaliteli veri setini sadeleştirerek en anlamlı kısımlarını öne çıkardılar ve yapay zeka ile yorumladılar. Ortaya çıkan sonuçlar, önceden imkansız olarak düşünülen bir sorunun doğru verilerle çözülebileceğini göstermektedir.

Ancak, bu başarı şu an yalnızca test edilen bölge için geçerli. Bilim insanları, yöntemlerin başka ülkelerde ve farklı fay hatlarında işe yarayıp yaramayacağını test etmenin hala devam ettiğini belirtiyorlar. Çünkü her bölgenin sismik özellikleri, deprem türleri ve veri kalitesi farklıdır. Örneğin, Çin’de işe yarayan sistem, Japonya veya Türkiye’de aynı başarıyı göstermeyebilir.

Yine de bu gelişme, deprem tahminleri konusunda somut bir adım atıldığını gösteriyor.

Yine de bu gelişme, deprem tahminleri konusunda somut bir adım atıldığını gösteriyor.

Sistem başka ülkelerde de test edilir ve benzer sonuçlar elde edilirse, belki de gelecekte depremler meteorolojik olaylar gibi önceden duyurulabilir hale gelebilir.

Şu anda USGS gibi otoriteler hâlâ ‘depremler tahmin edilemez’ demeye devam etse de; bilim insanları, yapay zeka aracılığıyla bu eski kabulü değiştirmek için büyük bir adım atmış olabilirler. Belki yıllar sürecek bir çaba, belki de birkaç veri seti kadar uzaktayız. Ancak bu çalışma, tarih boyunca ‘imkansız’ olarak görülen bir durumun mümkün kılabileceği ilk kıvılcım olabilir.