Sosyal Medya Haber

Beğeni Beklentisinin Psikolojik Maliyeti: En Fazla Genç Kızlar Üzerinde Etki Yaratıyor

SORUN NEDİR?

Sosyal medya platformları, özellikle Instagram, beğeni mekanizmasını bilinçli bir şekilde tasarlamıştır. Bu paradigma, genellikle gençlerin paylaşımlarından aldıkları beğeni sayısını kişisel değerleriyle ilişkilendirmelerine zemin hazırlar. Pittsburgh Üniversitesi’nde 1.787 genç yetişkin üzerinde gerçekleştirilen araştırma bunu açıkça ortaya koymaktadır: Sosyal medyayı en sık kontrol edenlerin depresyon riski 2,7 kat daha yüksek, en uzun süre kullananlar ise 1,7 kat daha fazla depresyona yatkınlık göstermektedir.

Facebook’un 2021’de sızdırılan iç araştırması da benzer sonuçlar sunmaktadır. İngiltere’de gençlerin %13’ü Instagram yüzünden intihar düşüncesi taşırken, ABD’de %6’sı depresyon ve kaygıyı Instagram’a bağlamıştır. Gençlerin neredeyse her üçte biri olumsuz beden algısı geliştirmiştir.

DÖNGÜ TUZAĞI: BEĞENİ REKABETİ

Beğeni beklentisinin psikolojik yansımaları basit bir döngü ile başlar. Gençler paylaştıkları fotoğrafın beğenilerini beklemeye ve kontrol etmeye başlarlar (araştırmalara göre sosyal medya kullanıcıları haftada ortalama 30 kez hesaplarını kontrol etmektedir). Beğeni sayısı düşükse, bunu kişisel bir başarısızlık olarak algılarlar. Sonraki paylaşımlarında daha fazla hazırlık yapma gereği hissederler (filtreleme, düzenleme, mükemmelleştirme). Zamanla, sosyal medyada paylaştıkları “ideal versiyon” kendilerini yansıttığını düşünmeye başlarlar. Ancak, aldıkları beğenilerin gerçek benlikleriyle örtüşmediğini anlamaları derin bir boşluk hissi yaratır.

GENÇ KIZLAR DAHA ÇOK ETKİLENİYOR

Araştırmalar, genç kızların sosyal medya baskısından genç erkeklere göre çok daha fazla etkilendiğini göstermektedir. Kızlar, kendilerini arkadaşlarıyla daha sık karşılaştırmakta ve filtrelenmiş mükemmel görüntüler yetersizlik hissini tetiklemektedir. 10-15 yaş arası günde bir saatten fazla Instagram kullanan kızlar, daha az kullananlarla kıyaslandığında daha düşük mutluluk düzeyine sahiptir. Ayrıca, olumsuz beden algısının yeme bozukluklarına yol açtığı ve bu durumun COVID-19 pandemisi süresince daha da kötüleştiği bulunmuştur.

SİSTEM KASITLI OLARAK BÖYLE TASARLANMIŞTIR

Bu durum yalnızca gençlerin “zayıflıklarına” veya zaaflarına bağlı değildir. Sosyal medya platformları, beğeni mekanizmasını kasıtlı olarak bu şekilde tasarlamaktadır. Kullanıcı katılımı arttıkça reklam gelirleri de artar; temel mantık şudur: “Bir genci ne kadar fazla beğeni almaya yöneltiyorsam ve ne kadar sık kontrol ettiriyorsam, o kadar fazla veri ve reklam imkanı elde ederim.” Bu kâr modeli, maalesef gençlerin ruh sağlığı pahasına işlemektedir.

ÇÖZÜM YOLU

Uzmanlar, iki öneri sunmaktadır. Birincisi, bilinçli kullanım: Paylaşım yaparken “Neden paylaşıyorum?” sorusunu kendimize sormak ve gereksiz beğeni beklentisinin farkında olmak. İkincisi ise az tüketim, yani ekran süresini kısıtlamak: Günlük 120 dakikayı (2 saat) aşmamak.

Ancak asıl çözüm, platformların sorumluluk alması ve algoritmalarını gençlerin ruh sağlığını dikkate alarak tasarlamalarıdır. Kar amacı güden platformların bunu kendi başlarına yapması zor olduğundan, kamu bu konuda inisiyatif almalıdır. Milyonlarca genç, sistemin mağduru olarak değil, bilinçli kullanıcılar olarak yetiştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki aşırı beğeni beklentisinin psikolojik maliyeti yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorundur.

Yazıda bahsedilen araştırma: Demirci, İ. (2019) Bergen sosyal medya bağımlılığı ölçeğinin Türkçeye uyarlanması, depresyon ve anksiyete belirtileriyle ilişkisinin değerlendirilmesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 20(1), 15-22.