Sinema & Dizi

Until Dawn: Şafağa Kadar Değerlendirme

Until Dawn: Şafağa Kadar İnceleme

PlayStation 4’e ilk çıktığında büyük bir yankı uyandıran sinematik anlatımlı korku oyunu Until Dawn, 10 yıl sonra bir sinema filmine dönüşmüş durumda. İlk fragmanı yayınlandığında oyun hayranları tarafından sert eleştiriler alan film, ne oyundaki karakterleri barındırıyor ne de aynı hikayeyi takip ediyordu. Ancak, filmin vizyon tarihi geldi ve Until Dawn: Şafağa Kadar korku türü tutkunlarını beklemeye koyuldu.

David F. Sandberg, daha önce Lights Out ve Annabelle: Creation gibi yapımlara imza atmış olan yönetmen, bu projede oyunda keşke uzun metrajlı bir film olsaydı dedirten bir hikaye sunmuyor. Karakterler, mekanlar ve hikaye çok farklı. Peki, bu değişiklikler filmin kalitesini etkiliyor mu?

Sar başa!

Until Dawn: Şafağa Kadar, özellikle de hiç fena olmayan reklam kampanyası ile “son dönemin en orijinal korku filmi” sloganıyla izleyicileri çekmeye çalıştı. Dürüst olmak gerekirse, tamamen farklı bir hikaye olmasına rağmen, filmin sunduğu yeni konsept oldukça ilgi çekici ve kendi başına da işliyor. Oyunda, geçmişteki bir kaybı hatırlamak için bir araya gelen arkadaşlar, bir katil tarafından kovalanıyordu ve işin içerisine efsanevi Wendigo’lar da karışıyordu. Bol sürpriz ve oyuncunun anlık kararlarıyla aniden ölüme gidebilen karakterlerle dolu bu hikaye, filmin bir parıltısıydı. Filmin, böyle bir yapım oluşturamayacağı için daha ilginç bir şey sunması gerekiyordu ve senaristler Blair Butler ve Gary Dauberman, burada tamamen yeni bir konsept yarattılar.

Clover (Ella Rubin), bir yıl önce kaybolan kız kardeşinin izini sürmek için yakın arkadaşları Nina (Odessa A’zion), Max (Michael Cimino), Megan (Ji-young Yoo) ve Abe (Belmont Cameli) ile yola çıkıyor. Kardeşinin son görüldüğü bir benzinlikten, yakındaki bir yerleşim yerinin adını öğrenen Clover ve arkadaşları tekrar yola düşüyorlar ve bir otelde buluyorlar kendilerini. Bir süre sonra, olaylar gelişiyor.

Başından belirtmeliyim ki, çok etkileyici bir senaryo yok karşımızda. Gençlerin ölmeye gittiği yolculuk türünden bir film gibi açılış yapıyor ancak daha önce bahsettiğim ilginç fikir, filmin geri kalanını taze tutmayı başarıyor. Dostlarımız bir katil tarafından vahşice öldürülüyor ve ardında yeniden diriliş yaşıyorlar. Bir tür “reset” durumu diyelim. Yavaş yavaş anlaşılıyor ki, ya şafağa kadar hayatta kalmaları ya da bu kabusun bir parçası olmaları gerekiyor. Belirli bir ölüm sayısına ulaştıklarında ise perdenin kendileri için son kez kapanacağını anlıyorlar. Hayatlarını kurtarmak için katillerden, tuhaf varlıklardan ve elbette oyundaki Wendigo’lardan korunmaları lazım.

Kıyısından dönmek dedikleri…

Yönetmen Sandberg, muhtemelen başka bir yönetmenin elinde çok daha klişe bir Hollywood korkusuna dönüşecek bu senaryoyu, genel olarak yüksek bir gerilim seviyesine sahip bir filme dönüştürmeyi başarmış. Tehlikenin hangi köşeden çıkacağını tahmin etmek; ölümün ne şekilde geleceğini ve bunlardan nasıl korunacaklarını bulmak oldukça zor. Oyundakine benzer bir maske takmış katil, korkutucu bir yaşlı kadın ve insan etine aç Wendigo’lar, her ölümden sonra bambaşka şekilde karşımıza çıkıyor ve bu durum izleyicinin ilgisini canlı tutuyor.

Karakterler de, bir Hollywood korkusuna göre inandırıcı ve neyse ki hemen ölmelerini istemeyecek kadar sempatik ve empati kurulabilir. Her geri dönüşte tehlike farklı olduğu için dostlarımız önceki ölümlerinden ders çıkaramıyorlar ve bir savunma hattı oluşturamıyorlar. Dahası, bu çılgınlığın sebebini de bilmiyorlar! Yani burada kadar Until Dawn: Şafağa Kadar gerçekten başarılı bir iş çıkarıyor.

Yüksekten başla, ortada bitir

Senaryonun vermek istediği mesajı da neredeyse slogan atarmışcasına gözünüze sokması ayrı bir mesele. Mesaj güzel, orijinal fikir güzel, teknik açıdan her şey etkileyici ancak uygulama oldukça sorunlu. Bu aksaklıklar, yönetmen Sandberg’e veya senaristlerin daha karmaşık ve şok edici bir hikayeyi çok basit kestirmesi nedeniyle kendilerine de yönelebilir.

Yine de oyundaki belirli fikir ve ögelerin korunması, Dr. Hill rolünde Peter Stormare’i tekrar görmek ve farklı bir konsept üzerinden sorunlu da olsa etkileyici bir korku serüvenine katılmak keyifliydi. Vahşi derken abartmıyorum; parçalanan bedenler, kopan uzuvlar ve bol kan ile tam anlamıyla bir gore festivali bu film!


Until Dawn: Şafağa Kadar, iyi işlenemese de filmin değerini artırabilecek fikirleriyle öne çıkıyor. Makyaj uygulamaları, detaylı setler ve samimi bir oyuncu kadrosu ile seyir zevki oldukça yüksek. Ancak, senaryonun çözüm kısmındaki basitlik ve klişelere başvurarak film, çok daha özel bir korku filmi olma potansiyelini elinden kaçırıyor.