
Acıya Yer Yok: Bir İnceleme
Acıya Yer Yok İncelemesi
Aksiyon ve komedi türlerinde sıkça karşılaştığımız, dayak yiyip yıkılmayan karakterler, maceralarını sürdürmeye devam ediyor. Başlarına türlü belalar gelse de, umutsuzluğa kapılmazlar. İster intikam almak ister sevdiklerini kurtarmak için ölüme meydan okurlar. Şimdi bu tanıdık arketipin arasına yeni bir örnek geliyor: Nathan!

Acı Yok, Rocky!
Nathan ya da kısaca Nate (Jack Quaid), nadir bir genetik hastalık sebebiyle acıyı hissetmeyen, hayatı boyunca tehlikelerle dolu bir yaşam süren sıradan biridir. Camın üzerine düşse, kaynar suya girse ya da bıçaklansa bile durumunun farkına varamaz. Bu görünüşte avantaj gibi görünen durum, aslında onun için bir lanet olmuştur. Evdeki her sivri objeye tenis topu takıyor, banyo yaparken sıcaklığı dengelemek için özel bir alet kullanıyor ve acı hissi yaşamadığı için katı gıda tüketmiyor.
Bıçaklanıyor, elini kaynayan yağın içine sokuyor ve cam parçalarıyla dolu sahnelerde yer alıyor.
Nate’nin hayatı monoton ve mutsuz bir şekilde devam ederken, bankada çalışmaya başlayan Sherry (Amber Midthunder) ile karşılaşması her şeyi değiştiriyor; ilk kez hayatın tadını çıkarıyor. İlk randevu, tatlı paylaşımı ve havada uçuşan hisler derken, bir banka soygunu her şeyi alt üst ediyor. Sherry kaçırılıyor ve çaresiz Nate, bir polis arabası çalıp soyguncuların peşine düşüyor. Ardından gelenler, bol kahkahalı ve kanlı bir macera. Baştan söylemek gerek, Acıya Yer Yok, bazı izleyiciler için oldukça sert sahneler içeriyor. Sherry’nin de dediği gibi, acı hissetmeyen Nate, vücudunu bir kalkan gibi kullanıyor.
Hızlı, Sert, Kanlı
Bıçaklanıyor, elini kaynayan yağa sokuyor ve cam parçalarıyla dolu sahnelerde yer alıyor. Filmin ‘bir bakıma orijinal’ oluşu da burada yatıyor. Nate, acı hissetmediği için işkencede dahi yanıt vermek zorunda kalıyor. Aşkını kurtarmak için tehlikenin içine dalmaktan çekinmiyor.

Yönetmenler Dan Berk ve Robert Olsen, filmin başındaki dakikaları Nate’i tanıtarak geçirmeyi akıllıca seçmiş. Bu sayede izleyici, baş karakterine bağlanmayı başarıyor. The Boys dizisi ile tanıdığımız Jack Quaid, masum yüzü ve komedi yeteneğiyle kısa sürede karaktere ısınmamızı sağlıyor. Hemen ardından aksiyon başlıyor. Berk ve Olsen, sık kesmeler ve hareketli kamera kullanarak izleyiciyi aksiyonun içine hemen dahil ediyor. Mizahi unsurlar, sert ve kanlı sahnelerle dolu durmaksızın bir aksiyon deneyimi sunuyor.

Senaryonun Zayıflıkları
Bir tür izleyicisi olarak, iki saat boyunca zamanın nasıl geçtiğini anlamadım ve sinemadan mutlu bir şekilde ayrıldım. Bu başarıda büyük rol oynayan, başı Jack Quaid’in çektiği etkileyici oyuncu kadrosu. Geçenlerde Gülümse 2 (Smile 2) filminde izlediğimiz Ray Nicholson ise, canlandırdığı bozuk ruh haliyle filmin dikkat çeken yüzü. Ancak senaryo, Nicholson’a oldukça sığ bir karakter sunmuş ve oyuncu da bunu canlandırmak adına elinden gelenin en iyisini yapmış. Aynı sorun, Nate’in peşindeki dedektif ikilisi olan Matt Walsh ve Betty Gabriel için de geçerli; arada bir görünseler de kısa sürede kayboluyorlar.

Senaryonun en büyük zayıflığı ise Amber Midthunder’ın önemli bir bölümde arka planda kalması. Midthunder ve Quaid arasında harika bir kimya bulunmasına rağmen, bu fırsattan yeterince yararlanılamamış.
Sonuç olarak, Acıya Yer Yok, harika bir aksiyon komedi olma potansiyeline sahipti ama iyi olmakla yetinmiş. Güçlü bir kadro, orijinal aksiyon sahneleri ve akıcı bir hikaye, bir filmin harika olmasına yetmiyor. Kişisel olarak Midthunder ve Nicholson’ı daha fazla görmek isterdim; finale geldiğimizde Nate ile kötü adam Simon’ın yüz yüze geldiği sahneler akılda kalıyor.
Acıya Yer Yok, hızlı, sürükleyici ve türün klişelerine fazla yaslansa da eğlenceli. Oyuncu kadrosunun gücü, iki saatlik süre içerisinde sıkılmamanızı sağlıyor. Sert ve yer yer iç burkan aksiyon sahneleri tür için beklenmedik yenilikler sunuyor. Kısacası, bu film bir aksiyon komedi şaheseri olmasa da sinemada izlenip keyif alabileceğiniz bir seçenek.