Oyun

Bu Ace Attorney İlhamlı Bağımsız Oyun, Poker Etkisiyle Heyecanı Artırıyor!

Görsel roman Of the Devil, etkilerini gururla sergiliyor. Oyuncuları imkansız davalara bakan, kendine güvenen bir avukatın shoes’lara sokan bu oyun, Ace Attorney’e güzel bir selam duruyor. Ancak, ünlü etkilere sahip en iyi oyunlar gibi, Of the Devil sadece tanıdık bir deneyimi taklit etmekle kalmayıp, bunu geliştirmeyi amaçlıyor. Geliştirici nth Circle Studios, beş bölümden oluşan ilk bölümünü yayınlayarak harika karakter tasarımları, zekice yazılmış diyaloglar ve heyecan verici bir siberpunk dünyasıyla bunu başarmaya hazır olduğunu gösteriyor.

2086 yılına ait bir gelecekte geçen Of the Devil, oyuncuları, teknolojinin özelleştirilmiş gelişimlerinin devletle o kadar iç içe geçtiği bir dünyaya tanıtıyor ki neredeyse tüm devlet gücü, şirketlere bağlı hale gelmiş (Hayal edebiliyor musunuz?). Bu durum, mahkemeye getirilen her davada suçlu kararının verilmesine yol açan bir hukuk sistemi oluşturmuş. Kahraman Morgan’ın Of the Devil’in mutlaka oynamanız gereken prolog bölümünde belirttiği gibi, artık davalar bir poker oyununa dönüşmüş durumda: devlet evdir ve ev her zaman kazanır. Ancak, Morgan’ın işi yine de müşterileri için mümkün olan en iyi sonucu elde etmek; galip gelmek değil, kaybetmemek olarak nitelendiriyor bunu.

nth Circle Studios

Ace Attorney veya Danganronpa ile tanıdık olanlar, Of the Devil’in temel oyun döngüsünde kendilerini oldukça rahat hissedecekler. Morgan, mahkemeye götüreceği bir dava alıyor ve kanıt toplamak için tanıkları sorgulayıp olay yerini araştırıyor. Kanıt toplamak, oyunculara poker çipleri kazandırıyor, bu yüzden mümkün olduğunca ayrıntılı olmak her zaman onların çıkarına. Mahkemeler sırasında, doğru kanıt parçasını seçmek, devletin davasını çökertmek ve kendi davasını güçlendirmek için kritik öneme sahip. Ancak, Of the Devil bu tanıdık döngüye poker ve poker çipleri metaforu ile bir eğlence katıyor.

Delil, oyun kartları biçiminde. Savcılık, argümanlarını bir poker elinde sergiliyor. Oyuncunun, sahip olduğu hangi delil kartının rakip argümanını yeterince parçalayacağını bilmesi gerekiyor. Bu, Of the Devil’in ilhamlarını yansıtma şekline anlam olarak çok da farklı değil, ancak kartlar ve poker çiplerinin gösterişli yönü, heyecanımı artırmakta hiç de zorlanmıyor.

Bu, Morgan’a elini saklama veya artırma seçeneği verildiğinde özellikle geçerli. Bu anlar, genellikle savcılığın Morgan’ın hazırlıklı olmadığını gösterebilecek bir şeyler sakladığını ima ediyor. Oyuncu çiplerini riske edebilir, ancak çoğu durumda Of the Devil, oyuncunun Morgan’ın kazanmaktan ziyade kaybetmemek gerektiği tavsiyesine ne kadar kulak verebileceğini test ediyor. Elini saklamak, çip yığınınızı azaltacaktır, ancak kibir yüzünden büyük bir kayıp yaşamaktan iyidir.

Kırmızı saçlı bir kadın, yeşil saçlı daha kısa bir kadının yanındadır. Bir metin kutusunda "herkesin bir lanet olası fikri var." yazıyor.
Telif hakkı sahibinin izniyle kullanılan görsel

Dava, ilk bölümün doruk noktası olsa da, mahkeme dışındaki zaman Of the Devil’in asıl parladığı yer. İkna edici bir hukuki gizem oluşturmak için, oyuncunun etkileşimde bulunduğu dünya ve karakterlerin derinliği önemli. Of the Devil, bu derinliği bolca sunuyor. Bu, sadece estetik bir kullanım değil; çağdaş sorunlar üzerine keskin eleştirilerde bulunmaya sürekli istekli. Polis yetersizliği, şirketlerin hayatımızın her yönünü tanımlama tehlikesi gibi karmaşık ama dikkatlice düşünülmüş bir dünya, Morgan’ın etkileşimde bulunduğu karakterlere de yansıyor. Keskin yazım, her bir karaktere farklı bir ses ve net bir perspektif kazandırarak bu dünyanın karmaşık sorunlarını daha da zenginleştiriyor. Dikkat çekici, canlı karakter tasarımları ise, Morgan’ın yanındaki herkese daha fazla kişilik kazandırıyor.

Morgan’ın kendisi, belki de Of the Devil’in en iyi özelliği. Hukuki bir gizem oyununun kahramanı olarak, beklenenden daha az altruistik. Kibirli ve alaycı bir karakter olan Morgan, yaşamındaki ana ilginin, yaşadığı aşırı düzenlenmiş dünyasında her durumu aşma heyecanı olduğunu gösteriyor. Bu yüzden hukukun kendisiyle bu kadar ilgileniyor; ona karşı hiçbir şansı yok, ama bu kötü şanslar, onu daha da heyecan verici kılıyor. Morgan’ın iç düşüncelerine, başkalarına karşı taktığı maskelerle sıkça çelişen yönlerine girmek, oyuncunun onun sırlarına ortak olduğunu hissettiriyor. Ancak yine de Morgan’ın bile kendisinden sakladığı çok şey var. Bu durum onu Of the Devil’in en ilgi çekici gizemi haline getiriyor ve oyunun kalan bölümlerinde bunu çözmeyi dört gözle bekliyorum.

Of the Devil artık PC’de mevcut.