
Beklemenin Harika Oyunu: Anti-WarioWare Deneyimi
Hayatınızın ne kadarını bekleyerek geçiriyorsunuz? Düşünün bir kere. DMV’de beklemek, treni beklemek, önemli bir telefon görüşmesini beklemek, sürekli geç kalan arkadaşınızı beklemek, büyümeyi beklemek… Hayat, sabırlılık üzerine uzun bir dayanıklılık testidir.
While Waiting (Beklerken), bu basit tez üzerinde şekillenen, albenisi gizli bir bulmaca oyunu. Kağıt üzerinde, tek notalı bir şaka gibi görünüyor. Oyun, her biri beklemeyi gerektiren, tanıdık yaşam deneyimleriyle dolu 100 küçük seviyeden oluşuyor. Adeta bir anti-WarioWare gibi, beş saniyelik mikro oyunları, neredeyse hiç tepki gerektirmeyen uzatılmış oyunlarla değiştiriyor. Ama bu hafif başlangıç, sizi yanıltmasın: While Waiting, sizi sonuna kadar beklemeye tahammül ederseniz, aklınıza kazınacak dahice bir video oyunu anlatısı sunuyor.
While Waiting, baştan sıradan görünüyor. Hızla, basit hedefler olan seviyelere atılıyorum. Birinde otobüsü bekliyorum, birkaç dakika etrafta dolanıyorum, sonunda otobüs geliyor. Diğer bir seviyede ise televizyonda reklamların geçmesini bekliyorum. Her seviyeyi, hiçbir şey yapmadan tamamlayabiliyorum. Bu yüksek konsept fikri, stüdyoların bu temayla ne kadar şey yapabileceğini düşündürüyor.
Geçtiğimiz sürede, bunun oldukça fazla olduğunu görüyorum. Her seviyede, beklerken tamamlayabileceğim birkaç hedef var. Bir bulmacada, Noel’de Santa Claus’un hediye getirmesini bekleyen bir çocuğum. İstersen, sadece yatakta yatarak birkaç dakika bekleyip beklediğimi bana ödül verebilir. Ancak, yatağımdan kalkıp şömineyi açarak ya da çorabımı değiştirerek büyük adamla oynamak da mümkün. Diğerleri daha hayalperest. Bir yağmur fırtınasının geçmesini beklerken bir kafeye gidip camdan dışarı bakıyorum; dışarıda yağmur damlalarıyla oynayabileceğim bir arcade oyunu oynayacağım ekran gibi. Her seviye, tekrar oynamam için neden sunan akıllıca sürprizler içeriyor.
Fakat While Waiting‘in özel olmasını sağlayan şey bu değil. Derinleştikçe, anlatı hedeflerinin daha çok belirginleşiyor. Tesadüf olmayan senaryoları oynamakla kalmıyorum; bir karakterin tüm yaşamı boyunca ona eşlik ediyorum. Önce bir çocuk olarak başlıyorum, ailemle evde eğleniyorum ve okul günlerini geçiriyorum. Büyümeyi iple çekiyorum ve yaklaşık 30 seviye sonra, büyüyüyorum. Ardından, bağımsızlık bekleyen bir üniversite öğrencisiyim. Hızla, annem ve babamın benim yaşımda olduğu döneme geliyorum. Başlangıçta bir şaka olarak görünen şey, küçük anlar aracılığıyla tam bir yaşam tasviri haline geliyor.
Bunun neye varacağını tahmin ediyorsunuzdur.
While Waiting’in gücü, absürtlük, güzellik ve trajediyi 100 seviyesi boyunca nasıl dengelediğinde yatıyor. Thank Goodness You’re Here gibi mizahi bir yapıya sahipken, Florence’daki duygusal derinliğe de sahip. Bu iki fikir birbirini tamamlıyor. Başlangıçta, bu ne kadar kurnaz bir oyun tasarımıyla gülümseyerek eğleniyorum. Her seviye, sabrımı zorlayan bir tuzak gibi. Onları hızla geçip sonrasını görmek için sabırsızlanıyorum. Ama bir noktada, zamanın geçişini fark ediyorum. Karam, yaşlanıyor. Hayatı daha karmaşıklaşıyor. Hayatındaki insanlar ölüyor. Çocuğu çok hızlı büyüyor. Seviyeler ilerledikçe, onların yavaş hareket etmesini istemeye başlıyorum. Neden tüm bu zamanımı, tatlı çocukluk anılarım sona erse diye bekleyerek harcadım ki?
While Waiting’in kalbi işte burada yatıyor: Hayatı beklemeye değer kılmanın hikayesi. Büyük anlarla küçük anlar arasında bir fark görmüyor. Eşinizin doğumunu beklemekten, bir asansör beklemeye kadar her şey değerli. Geriye dönmeyecek, geçici anlar. Bu konuda karamsar değil. Bunun yerine, her anı kıymetli kılan bir yan bakmaya çalışıyor, ne kadar önemsiz görünürse görünsün. While Waiting, oraya varmak için büyük bir sabır gerektiriyor. Ama işte tam da bu işin özü: Beklemek bir yolculuktur.
While Waiting şu anda Nintendo Switch ve PC’de mevcut.