Nasıl Yapılır?

İstanbul, Trafikte Dünya Birincisi! Peki, Nasıl Önüne Geçeriz?

İstanbul, trafik sıkışıklığı açısından dünyanın en fazla sorun yaşayan şehri konumuna geldi. Güncel verilere göre, İstanbullular yılda ortalama 105 saat trafikte geçiriyor. Bu süre, New York ve Chicago’daki 102 saatlik bekleme süresini geride bırakıyor. Londra 101 saat, Mexico City ve Paris 97 saat, Cape Town 94 saat, Jakarta 89 saat, Los Angeles 88 saat ve Brisbane 84 saat ile sıralamayı tamamlıyor.

İstanbul’un dünya trafik sıkışıklığı sıralamasında en üst sırada yer alması, şehrin ulaşım altyapısı, kentsel planlama, nüfus yoğunluğu ve toplu taşıma sistemleri konusundaki ciddi sorunları gözler önüne seriyor. Bu durumun üstesinden gelmek için kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerin bir arada uygulanması gerekiyor.

İstanbul’daki trafik sorunları nasıl aşılır?

İstanbul’daki trafik sıkışıklığının başlıca nedenleri arasında plansız kentleşme, yetersiz altyapı, toplu taşıma sistemlerinin kapasitesinin yetersiz olması, özel araç kullanımının yaygınlığı ve şehir planlamasındaki eksiklikler bulunmaktadır.

16 milyondan fazla nüfusu ile Türkiye’nin en kalabalık şehri olan İstanbul, her gün milyonlarca insanın hareket ettiği devasa bir metropoldür. Boğaz’ın iki kıyısında yer alan şehir, coğrafi olarak da ulaşım zorlukları ile karşılaşmaktadır.

İstanbul’daki trafik sorununu çözmek için atılacak adımlar; teknik altyapı iyileştirmeleri, toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, çalışma düzeninin değiştirilmesi, akıllı ulaşım sistemlerinin entegrasyonu ve kentsel planlama perspektifinden ele alınmalıdır.

Teknik altyapının geliştirilmesi açısından mevcut yol ağlarının optimize edilmesi ve genişletilmesi ilk adım olmalıdır. İstanbul’da özellikle ana yollar ve kavşaklardaki tıkanıklıklar trafik akışını olumsuz etkiliyor. Kavşakların yeniden tasarlanması, akıllı sinyalizasyon sistemlerinin uygulamaya alınması ve alternatif yolların oluşturulması trafik akışını rahatlatabilir.

Deniz ulaşımının daha etkin kullanılması da İstanbul’daki trafik sorununa çözüm olabilir. Boğaz’ın iki yakası arasında daha sık ve yüksek kapasiteli vapur seferleri düzenlenmesi, kara trafiğinin yoğun olduğu saatlerde alternatif ulaşım yolları sağlayabilir. Yeni iskelelerin inşası ve mevcut olanların modernizasyonu, deniz taşımacılığının verimliliğini artıracaktır.

Metro ve hafif raylı sistemlerin yaygınlaştırılması ve entegrasyonu İstanbul’daki trafik sorununa etkili çözümler sunabilir. Şu anda İstanbul’da toplam 380,70 km uzunluğunda bir raylı sistem ağı bulunuyor, bunun 241,35 km’si metro hattıdır.

Ancak bu rakam, şehrin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Trafikte ikinci sırada yer alan New York’un 36 hat ve 472 istasyon ile 7/24 hizmet vermesi göz önünde bulundurulmalıdır. Bu raylı sistemin ana hatları 400 km, toplam ağı ise 1400 km’dir.

Ayrıca Londra’da 400 km ve Tokyo’da 300 km’den fazla metro hattı bulunduğu düşünüldüğünde, İstanbul’un raylı sistem ağının genişletilmesi gerekliliği açıktır. Metrobüs sisteminin kapasitesinin artırılması ve yeni hatların eklenmesi de kısa vadede etkili olabilir.

İstanbul’daki otobüs hatlarının optimize edilmesi ve yeni ekspres hatların oluşturulması da trafik sıkışıklığını azaltabilir. Yolcu yoğunluğu olan güzergahlarda ekspres otobüs seferleri, yolculuk sürelerini kısaltarak toplu taşımayı daha cazip hale getirebilir.

Park-and-ride (araç park et ve devam et) sistemlerinin yaygınlaştırılması, şehir merkezine özel araçla girişi azaltmada etkili bir yöntem olabilir. Şehrin periferisinde büyük otoparklar inşa edilerek, buradan toplu taşıma sistemlerine kolay erişim sağlanması özel araç kullanımını azaltabilir.

Çalışma saatlerinin düzenlenmesi ile mesai başlangıç ve bitiş saatlerinin kademeli hale getirilmesi, trafik yükünü gün içinde daha dengeli dağıtabilir. Kamu kurumları, özel sektör ve eğitim kurumlarının farklı mesai saatlerine sahip olması, sabah ve akşam trafik yoğunluğunu azaltabilir. Örneğin, kamu kurumlarının 08:00-16:00, özel sektörün 09:00-17:00, üniversitelerin 10:00-18:00 arasında çalışması, yoğun saatlerin dağılımını sağlayabilir.

Uzaktan çalışma modellerinin teşvik edilmesi de trafiğe çıkan araç sayısını azaltma potansiyelini taşır. COVID-19 pandemisi sırasında uzaktan çalışmanın mümkün olduğu gözlemlenmiştir. Hibrit çalışma sistemleri ve dönüşümlü ofis günleri, trafiğe çıkan araç sayısını önemli ölçüde azaltabilir.

Akıllı ulaşım sistemlerinin yaygınlaştırılması da trafik yönetimini daha etkin hale getirebilir. Gerçek zamanlı trafik verilerinin toplanması ve analizi, trafik akışının optimize edilmesine yardımcı olacaktır.

Yapay zeka destekli trafik yönetim sistemleri, akıllı trafik ışığı kontrolü, dinamik yönlendirme sistemleri ve sürücülere gerçek zamanlı alternatif rotaların önerilmesi gibi uygulamalar, trafik sıkışıklığını azaltabilir.

Özel araç kullanımını caydırmak için ekonomik önlemler de trafik yoğunluğunu azaltmada etkili olabilir. Londra, Stockholm ve Singapur gibi şehirlerde uygulanan sıkışıklık ücretlendirmesi, şehir merkezine giren araçlardan belirli bir ücret alınmasını sağlamaktadır.

Bu tür uygulamalar, özel araç kullanımını azaltarak toplu taşımaya yönelimi artırabilir. Otopark ücretlerinin artırılması ve park denetiminin sıkılaştırılması da benzer şekilde özel araç kullanımını caydırabilir.

Bisiklet ve mikromobilite çözümlerinin teşvik edilmesi de kritik bir adım olabilir. İstanbul’da bisiklet yollarının yaygınlaştırılması ve elektrikli bisiklet ile scooter gibi mikromobilite araçlarının kullanımı, kısa mesafeli yolculuklarda özel araç kullanımını azaltabilir.

Ancak İstanbul’un engebeli topografyası, bu çözümün uygulanabilirliğini kısıtlayabilir. Bu nedenle, bisiklet yollarının planlanmasında şehrin topografik koşulları dikkate alınmalı ve elektrikli mikromobilite çözümlerine ağırlık verilmelidir.

Kentsel planlama açısından İstanbul’un daha kompakt ve karma kullanımlı mahalleler olarak yeniden yapılandırılması, ulaşım ihtiyacını azaltabilir. İnsanların yaşadıkları yere yakın çalışabilecekleri, alışveriş yapabilecekleri ve sosyal faaliyetlerde bulunabilecekleri mahallelerin oluşturulması, uzun mesafeli yolculuk ihtiyacını azaltabilir.

15 dakikalık şehir konsepti, bireylerin günlük ihtiyaçlarının çoğunu yürüyerek veya bisikletle karşılayabileceği bir şehir düzenlemesini teşvik ediyor. Bu konseptin İstanbul’da uygulanması, trafik yoğunluğunu azaltabilir.

Ek olarak, yük taşımacılığının optimize edilmesi de önemlidir. Şehir içi yük taşımacılığı için belirli saatlerin ayrılması, merkezi dağıtım sistemlerinin kurulması ve gece saatlerinde teslimat yapılması gibi uygulamalar gündüz saatlerindeki trafik yoğunluğunu azaltabilir.

Ulaşım altyapısı yatırımlarının uzun vadeli planlaması ve tutarlı bir şekilde uygulanması, İstanbul’daki trafik sorununa kalıcı bir çözüm sunabilir. Politik döngülerden bağımsız, şehrin gerçek ihtiyaçlarına odaklanan bir ulaşım mastır planı oluşturulması ve bu planın kararlılıkla uygulanması gerektiği açıktır. Özellikle raylı sistem yatırımlarının hızlandırılması ve toplu taşıma sistemlerinin entegrasyonu öncelikli hedefler arasında yer almalıdır.

Toplumsal farkındalık ve davranış değişikliği, trafik sorununa çözüm için önemli bir diğer faktördür. Özel araç kullanımının çevresel etkileri, toplu taşımanın avantajları ve trafik kurallarına uyumun önemi konusunda yapılacak bilgilendirme kampanyaları, toplumsal davranış değişikliğine katkı sağlayabilir. Okullardaki trafik ve sürdürülebilir ulaşım eğitimleri, gelecek nesillerin daha bilinçli ulaşım alışkanlıkları geliştirmesine yardımcı olabilir.