Welcome to Derry: Sezon 1, Bölüm 7 İncelemesi

IT: Derry’ye Hoş Geldiniz 1. Sezon 7. Bölüm İncelemesi

IT: Derry’ye Hoş Geldiniz, başlangıçta biraz ağır kalsa da, beş bölüm boyunca Pennywise’dan uzak kalmamıza rağmen showrunner’ların belirttiği gibi, sonraki bölümler özellikle yedinci bölüm ile birlikte Pennywise ile dolup taştı.

Black Spot Katliamı

1908 yılında açılan bölüm, Robert Gray ya da bilinen adıyla Bob Gray ile başlıyor. Pennywise’ın hapsolduğu ormanın kıyısında yerleşen bir karnavalın palyaçosu olarak karşımıza çıkıyor. Çocukların gözünde sevimli, neşeli ve taba bir figür. Gösteri, küçük şakalarla başlese de, zamanla gerçek hayatta kaybettiği eşinin yasını tuttuğu bir sergiye dönüşüyor. Hatta sahne duvarında, eşleriyle bir resmi de var ve yatağındaki boş kostüm onun kaybettiği eşine ait olduğunu gösteriyor. Bob Gray, sahne arkasında ise geçmişini hatırlayan, hüzünlü ama kızı için sevgi dolu bir baba.

Ne yazık ki bir gece, gösteriden önce, “Pennywise” olarak bildiğimiz varlık tarafından kandırılıyor ve ortadan kayboluyor. Arkasında, annesini kaybetmiş kızı Ingrid’i bırakıyor. Küçük bir çocuk kıyafetindeki bu varlık, “Çocukların hepsini kendine çekiyorsun.” diyerek niyetini belli ediyor. Sonuç olarak, Pennywise’ın bu palyaço kimliğini nasıl edindiğini ve son yüzyılı bu şekilde nasıl geçirdiğini öğreniyoruz. Ayrıca müzik kutusunun başında gördüğümüz, top sakallı kişi ise yönetmen Andy Muschietti’nin ta kendisi.

Mendillerinizi Hazırlayın…

Bölümün çoğu, Black Spot olayı etrafında dönüyor ve eğer bölümü izlemediyseniz kendinizi hazırlayın; ciddi anlamda kan dondurucü sahnelerle karşılaşacaksınız. Linç güruhu, siyah askerlere ve yakınlarının eğlendiği mekana saldırıyor. Ronnie’nin babası Hank’i isteyen grubun başında ise eski komiser ve Derry’nin kasabı Bay Kirsch var. Muschietti, yakın plan çekimlerle korku ve sıkışmışlık hissini artırırken, grup Black Spot’u molotof ve kurşun yağmuruna tutunca tam anlamıyla bir cehennem sahnesi yaşıyoruz.

Küçük bir mekanda, sınırlı alan ve çok sayıda oyuncunun bulunduğu bu sahneler, bir TV dizisi için büyük bir başarı örneği. Herkesin her an ölebileceği bir kaos ortamında, çevreyi saran alevler ve art arda düşen herkes, çığlıklar, duman ve bunların ortasındaki küçük dostlarımız. Ronnie, Marge ve Rich bu ateşin tam ortasında kalıyor. Yetmezmiş gibi, Pennywise’ın „beslenme zamanı“ da geliyor! Ateşlerin içerisinden ritmik bir şekilde yürümesi, yardım eli uzatması ve birinin yüzünü yerken yaptığı espri tam anlamıyla kan donduruyor!

Karanlığın En Zifiri Hali

Bayan Kirsch de nihayet babasının peşinden mekâna intikal ediyor. Kocası ile karşılaşması ve arka planda beliren Pennywise, benim gibi türün hayranları için yüksek seyir zevki sunan anlardan biriydi. Muschietti oldukça cesur davranarak, Black Spot olayını romanındaki kadar acımasız ve gerçek bir katliama dönüştürüyor. Bu durum, kayıplarımıza ek olarak, kasaba halkının gerçek yüzünü de gözler önüne seriyor; ırkçılığın bariz kötülüğünü hatırlatıyor. İlerleyen dakikalarda Will’in annesi Charlotte, gerçek canavarın Pennywise değil, insanların kendisi olduğunu vurguluyor.

Finale yaklaşırken, bir yandan Ronnie ve babasının kaçış planı şekilleniyor, diğer yandan Komutan Shaw’un gerçek planını öğreniyoruz. Dick Halloran aklını kaybetmek üzere olsa da görevini yerine getiriyor ve Shaw’un maskesi düşüyor. Shaw, kasaba halkından farksız bir karakter ve istediği şey, insan aptallığının kusursuz bir örneği.

Bölümü, yatağında uyuyan Pennywise ile dostlarımızdan birine yaptığı sürprizle kapatıyoruz.

Andy Muschietti, sezon finalinin izleyicileri şok edeceğini söyledi, bu yüzden olayların daha ne kadar kötüleşebileceğini merakla bekliyorum. Bu arada, final bölümünün adı Winter Fire. Filmlerde Beverly için yazılan şiirin tam kendisi. Hikâyenin nereye ve kim üzerinden bağlanacağını tahmin etmek ise hiç de zor değil.

Görseller: Warner Bros.