Sinema & Dizi

2025’in İlk Yarısında İzlenmesi Gereken En İyi Korku Filmleri!

Korku sineması 2025’te zirveye ulaşıyor. Rekor açılışlar, beklenmedik hitler ve özlemle beklediğimiz devam filmleriyle, işte 2025’in şimdiye kadarki en etkileyici korku filmleri…

Everett Collection

2025, korku filmleri açısından hem sürekli devam eden gösterim programı hem de birçok gişe başarısıyla oldukça güçlü bir yıl oldu. “Sinners” ve “Final Destination: Bloodlines” gibi filmlerin büyük açılışlarından, “Dead Mail” ve “Best Wishes to All” gibi dijital prömiyerlerine kadar o kadar çok dikkat çeken yapım var ki, korku severlerin hepsini izlemek için zaman ayırması gerekecek. Yıl bitmeden daha birçok heyecan verici proje yolda: Zach Cregger’ın merak uyandıran projesi “Weapons”, beklenen devam filmleri “Black Phone 2” ve “Predator: Badlands”, Stephen King uyarlamaları ve daha fazlası… Aşağıda 2025’in ilk yarısında öne çıkan en iyi korku filmlerinin listesini bulabilir ve izleme listenize yeni eklemeler yapabilirsiniz.

Presence


Neon

Steven Soderbergh, hayalet hikâyesine getirdiği eşsiz bakış açısıyla, evdeki ruhun perspektifinden ilerliyor. Aile, ortalıklarda dolaşan ruhu açıkça hissedebiliyor; ama sebep nedir? Hikâyedeki yarım kalmış işlerden çok daha fazlasını barındırıyor ve Soderbergh, sık sık iş birliği yaptığı David Koepp’in yazdığı cinayet bulmacasını başarıyla çözüme kavuşturuyor. Deneysel bir çalışma olarak oldukça etkileyici.

Heart Eyes


Sony Pictures

Josh Ruben, pop kültürü referanslarıyla bezeli bir yapım sunarak, eğlenceli bir romantik komediyi “Scream” tarzı bir “katil kim?” gizemiyle harmanlıyor. Olivia Holt ve Mason Gooding, sinema tarihinin belki de en klişe “ilk buluş” sahnesiyle tanışan yeni bir çift olarak hemen seyircilerin ilgisini çekiyor. İlk akşamları bir seri katilin peşlerine düştüğü çılgın bir geceye dönüşürse ne olur? Korku unsurları bulunsa da kahkahalar öne çıkıyor; bu film, türün meraklıları için yaratıcı bir slasher yorumuyla karşımıza çıkıyor. Gigi Zumbado, Michaela Watkins, Devon Sawa ve Jordana Brewster gibi güçlü yardımcı oyuncular da filmi bir üst seviyeye taşıyor.

Best Wishes to All


Shudder

Bu Japon korku filmi, yılın akılda kalıcı sahneleriyle dolu. Gözlerini açık tutanlar için gerçek bir kâbus. Kotone Furukawa, büyükanne ve büyükbabasını ziyarete giden genç bir kadını canlandırarak, ailenin geçmişine dair çarpıcı—ve sıradan kabul edilen—bir sır keşfeder. Mutluluk ve sınıf kültürü üzerine derin bir hikâye sunan Yuta Shimotsu’nun filmi, en çarpıcı hâlini “gonzo” tarzı aile dramına büründüğünde alıyor ve inanılmaz fedakârlıkları bir aile geleneği olarak gösteriyor.

Dead Mail


Shudder

Joe DeBoer ve Kyle McConaghy’nin farklı bir komplo gizemi, 80’lerden gelmiş gibi hissettiriyor. Yapım tasarımı ve görsel dili, unutulmuş bir VHS kaset hazinesini anımsatıyor. Bir müzisyen kaçırıldığında, çaresizce bir mektup postalamayı başarıyor ve “ölü mektup bürosu”ndaki amatör dedektifler iz sürmeye başlıyor. Kısa bir süre içinde herkes için işler karmaşık hâle geliyor; filmin etkileyici görüntüleri ve müzikleri, jenerik akıp gittikten sonra bile zihinlerde kalıcılığını sürdürüyor.

The Monkey


Everett Collection

“Longlegs”ın başarısının ardından Osgood Perkins, bu sefer kanlı bir kara komedi ile karşımıza çıkıyor. Filmde nereye gitse ölüm ve yıkım getiren bir oyuncak maymunun hikâyesi anlatılıyor. Theo James, bu uğursuz gücü kontrol altına almaya çalışan ama başarılı olamayan tek yumurta ikizlerini canlandırırken izleyicileri eğlendiriyor. Yılın en korkutucu ölümlerinden bazıları da bu tüyler ürpertici yaratık sayesinde gösteriliyor. Kısacası, vahşi ve acımasız bir yapım; kanlı sahneler arayan korku tutkunlarını fazlasıyla tatmin edecek.

28 Years Later


Everett Collection

Yönetmen Danny Boyle ve senarist Alex Garland, zombi temalı seriler için cesur, tartışmalı ve kan dolu bir filmle geri dönüyor. “28 Days Later”ın görüntü yönetmeni Anthony Dod Mantle tekrar ekibin bir parçası oldu ve filmin büyük bir bölümünü karmaşık bir iPhone düzeneğiyle çekti. Çarpıcı renk paleti ve dinamik kurgusu göz alıcı; genç Alfie Williams enfekte bölgede gizlice zombi avına çıkarak “erkekliğe adım atmayı” öğreniyor. Yardımcı rollerde yer alan Aaron Taylor-Johnson ve Ralph Fiennes, filme sertlik katarken birkaç ay içinde bir devam filminin de vizyona girecek olması heyecan verici.

Companion


Warner Bros. Pictures

Sophie Thatcher, gittiği tatil yerinde sinsi bir arkadaş grubunun manipülasyonu ile cinayet işlemeye zorlanan bir “aşk robotu” Iris’i canlandırıyor. Thatcher, kendisini gaslighting’e maruz bırakan sevgilisi (alaycı performansıyla Jack Quaid) ve aslen insan olmadığını fark etmesiyle yüzleşirken harika bir oyun sergiliyor. Kanlı sürprizlerle dolu film, gerilimi sürekli artırıyor. Sinemada yeterince değer görmese de “Companion”ın dijitalde keşfedildiğinde kült olacağı kaçınılmaz gibi görünüyor.

Final Destination Bloodlines


Everett Collection

Bu yeni serinin altıncı filmi, önceki bölümden 14 yıl sonra gelen akıcı bir yapım olarak öne çıkıyor. Geleneksel “ölümü atlatma” temasını korurken önemli değişiklikler de yapıyor: Bu kez kaderden kaçmaya çalışanların rastgele yabancılar değil, aynı aileden bireyler olması dikkat çekici. Açılış rüya sekansı bir geçmişe dönüş niteliği taşıyor; genel ölçek daha büyük. Ancak asıl başarı, komik ve mide bulandırıcı “ölüm sahneleri”nin mükemmel bir dengesinin sağlanmış olması. Serinin simge ismi Tony Todd’dan duygusal bir veda sahnesi eklendiğinde, hem eleştirel hem de ticari başarı kaçınılmaz hale geliyor.

The Shrouds


Janus Films

David Cronenberg’in son filmi, mezarlıklarda musallat olanlar üzerine bir hikâye sunuyor. Karş (Vincent Cassel) adındaki bir adam, yas tutanların sevdiklerinin çürümesini gerçek zamanlı olarak izlemeleri için mezar içi kameralar kuruyor. Moral bozucu olan bu başlangıç, bedensel dehşet ve hem arzulu hem de kırılgan romantik sahnelerle dolu karmaşık bir kurumsal entrika hikâyesine dönüşüyor. Diane Kruger, Guy Pearce ve Sandrine Holt’un yer aldığı oyuncu kadrosu ile “The Shrouds”, Cronenberg’in ölüm üzerine düşüncelerini özgün bir üslupla sunuyor.

Sinners


Warner Bros.

Yazar-yönetmen Ryan Coogler, bu hayal gücü dolu müzikli korku hikayesiyle kariyerinin en iyi filmine imza atıyor. Michael B. Jordan, ikiz Smokestack kardeşler olarak kariyerlerinin zirvesine yükseliyor. Hikâye, kardeşlerin açtığı yeni caz barın müşterilerinin İrlandalı bir vampir tarafından ısırılmasıyla başlıyor ve doğaüstü bir kurguya dönüşüyor. Her karakter, kendi filmine taşıyabilecek kadar derinlemesine yazılmış. Cezbetici, şaşırtıcı ve görsel açıdan etkileyici bir yapım; klasik vampir mitine unutulmaz bir soluk getiriyor.