Sinema & Dizi

“Black Mirror” Hayranlarının İzlemesi Gereken 10 Dizi

Teknoloji ile tartışmalı etik meselelerin kesişim noktasında yer alan karanlık hikâyeleri sevenler için önerdiğimiz dizi listesi…

Federico Napoli / Collider

Netflix’te yeni sezonu yayınlanan “Black Mirror”, günümüzün en etkileyici bilim kurgu dizilerinden biri olma özelliğini koruyor. Üst düzey toplumsal eleştirileri, harika oyunculuk performansları ve yenilikçi anlatım tarzıyla dikkat çeken dizi, her bölümünde teknolojik gelişmelerin sonuçları hakkında rahatsız edici ama aynı zamanda büyüleyici bir bakış açısı sunuyor. “Black Mirror”, modern distopik hikâye anlatımını biçimlendirmede önemli bir rol üstleniyor ve izleyicisini düşündürerek ürkütmeyi başarıyor.

Eğer bu çağdaş bilim kurgu klasiğinin düşündürücü temalarına ilgi duyuyorsanız ve yeni sezonu bitirir bitirmez benzer eserler arayışındaysanız, teknoloji ve toplumun kesişiminde çeşitli açılardan ele alınan birçok etkileyici dizi mevcut. “Years and Years”dan “Electric Dreams”e kadar uzanan bu listede, “Black Mirror” hayranlarının bayılacağı 10 dizi öneriliyor.

Kaynak: Collider

Years and Years (2019)


HBO

“Black Mirror”a benzer şekilde “Years and Years”, gelişen teknolojilerin toplum üzerindeki etkilerini gözler önüne seren ilgi çekici bir keşif sunuyor. Altı bölümden oluşan mini dizi, 2019’dan 2034’e kadar uzanan bir zaman diliminde Lyons ailesinin yaşamını takip ederken, küresel olayların, teknolojik ilerlemelerin ve politik sarsıntıların onların hayatlarına nasıl yansıdığını gösteriyor.

Emma Thompson ve “Black Mirror”ın “The National Anthem” bölümünde yer alan Rory Kinnear gibi yetenekli oyuncuları bünyesinde barındıran bu Russell T. Davies projesi, geleceği inandırıcı bir biçimde tasvir etmesiyle övgü topluyor. Netflix’in sevilen dizisine nazaran daha az distopik olan yapım, karakter odaklı ve gerçekçi anlatımıyla serinin hayranları için mükemmel bir alternatif sunuyor.

Utopia (2013-2014)


Prime Video

Dennis Kelly tarafından yaratılan, sürükleyici ve karmaşık bir komplo hikâyesine sahip olan bu 2013 yapımı dizi — İngiliz versiyonu — bir grup çizgi roman meraklısının, gerçek yaşamda önemli olayları önceden tahmin eden kült bir grafik romanı keşfetmesini konu alıyor. Ancak bu sırın peşine düştüklerinde, “The Network” adlı gizli bir örgütün hedefi haline geliyorlar.

“Black Mirror” daha çok teknolojinin karanlık sonuçlarını ele alırken, “Utopia” komplo teorileri, küresel planlar ve kontrol başlıklarına odaklanıyor. Tematik farklılıklarına karşın, her iki dizi de güncel meselelerle ilgili çarpıcı yorumlar sunuyor; izleyiciyi sürekli diken üstünde tutan hikâyeler ve beklenmedik sürprizlerle dolu. Akıllıca yazılmış senaryoları ve stilize görselliği ile “Utopia”, distopik anlatılar arasında öne çıkan ve “Black Mirror”ın sürükleyici hikâyeleriyle iyi bir şekilde örtüşen etkileyici bir alternatif sunuyor.

Made For Love (2021-2022)


Max

Bu hicivli ama rahatsız edici teknoloji-korku dizisi, “The Penguin” dizisinden tanıdığımız Cristin Milioti’yi başrolde ağırlıyor. Milioti, dizinin büyük başarısından önce “Black Mirror”ın “USS Callister” bölümünde de rol almış ve 7. sezonda geri döneceği duyurulmuştu. “Made For Love”, teknoloji milyarderi bir adamın eşinin beynine takip çipi yerleştirmesinin ardından, kadının on yıl boyunca yaşadığı sanal gerçeklik kompleksinden kaçışını konu alıyor.

Dizi, uzun metrajlı bir “Black Mirror” bölümü gibi hissediliyor; sadece toksik ilişkiler değil, aynı zamanda teknolojinin etik sınırları üzerine de güçlü bir bakış açısı sunuyor. Netflix’in kült dizisine benzer bir şekilde, bu dizi de izleyiciyi içine çeken bir gerilim anlatısı sunuyor ve gözetim, mahremiyet ve kontrol temalarını “Arkangel” ve “Hang the DJ” bölümleriyle benzer bir biçimde işliyor. Milioti’nin başroldeki etkileyici performansı ve karanlık mizah ile gerilimi başarıyla harmanlayan anlatımı sayesinde “Made For Love”, benzer türde yapımlar arasında öne çıkmayı başarıyor.

Devs (2020)


Prime Video

“Annihilation” ve “Ex Machina” filmlerinin yaratıcısı Alex Garland’ın “Devs” adlı dizisi, “Black Mirror” hayranları için başka bir etkileyici seçenek olarak öne çıkıyor. Hikâye, yazılım mühendisi Lily Chan’in (Sonoya Mizuno) erkek arkadaşının, “Devs” adı verilen gizli bir birimde çalıştığını keşfetmesiyle başlıyor. Bu gizli birimde güçlü bir öngörü sistemine sahip bilgisayar teknolojisi üzerine çalışılmaktadır.

Brutalist mimari ile doğal manzaraların çarpıcı bir şekilde birleştiği görsel diliyle “Devs”, izleyicilere felsefi derinliği olan etkileyici bir televizyon deneyimi sunuyor. “Black Mirror”ın düşündürücü anlatılarını sevenler için ideal olan dizi, gelişmiş teknolojilerin etik sınırlarını ve öngörü sistemlerinin muhtemel etkilerini sorguluyor. Ele aldığı konulara daha çok felsefi bir perspektiften yaklaşsa da, sürükleyici kurgusu ve güncel temalarıyla izleyiciyi düşündüren bir yapı olarak dikkat çekiyor.

Westworld (2016-2022)


HBO

Ünlü yönetmen Christopher Nolan’ın kardeşi Jonathan Nolan ve Lisa Joy tarafından yaratılan “Westworld”, bilinç ve özgür irade kavramları üzerine derin bir yorum getiriyor. Canlı gibi görünen robotların (“Ev Sahipleri”) bulunduğu futuristik bir tema parkında geçen hikâye, bu yapay zeka varlıklarının uyanışını ve onları yaratan insanlara karşı verdikleri özgürlük mücadelesini anlatıyor.

Görsel anlamda çarpıcı bir evren sunan “Westworld”, insan olmanın anlamını sorgularken etkileyici hikâye örgüsü ve derin karakter gelişimiyle izleyiciyi içine çekiyor. Yapay zeka merkezli bu dizi, özellikle irade ve travma gibi temaları derinlemesine ele almaktadır ve “Black Mirror” izleyicileri için ilgi çekici alternatiflerden biridir. Ayrıca, “Black Mirror” yaratıcılarının, “Westworld” ile benzerlikler nedeniyle “San Junipero” bölümünün orijinal, daha karanlık versiyonunu değiştirmek zorunda kaldıkları biliniyor.

The Peripheral (2022)


Prime Video

William Gibson’ın 2014 tarihli romanından uyarlanan ve Scott Smith tarafından geliştirilen distopik dizi “The Peripheral”, yakın gelecekte küçük bir kasabada yaşayan genç bir kadının gizemli bir oyun şirketiyle yollarının kesişmesini konu alıyor. Chloë Grace Moretz’in canlandırdığı Flynne karakteri, bu oyunun aslında 2099 yılında alternatif bir Londra’da geçen gerçek bir senaryo olduğunu ve burada bir android bedeni kontrol ettiğini fark eder.

Zaman yolculuğu ve alternatif gerçeklik temalarıyla dikkat çeken “The Peripheral”, teknolojik manipülasyon ve kaynakların sömürülmesi gibi çağdaş meseleler üzerine gerçekçi bir bakış açısı sunan etkileyici bir bilim kurgu dizisi. Daha karmaşık bilim kurgu unsurlarına odaklansa da, sürükleyici anlatımı ve güncel temaları sayesinde “Black Mirror” hayranları için güçlü bir alternatif oluşturuyor. Özellikle “Black Mirror”ın “Bandersnatch” ve “Playtest” bölümleri, “The Peripheral” ile alternatif gerçeklik temaları açısından benzerlikler taşıyor.

Love, Death & Robots (2019–)


Netflix

“Black Mirror” hayranları için başka bir bilim kurgu antolojisi olan “Love, Death & Robots”, her biri bağımsız hikâyelerden oluşan 18 bölümüyle geniş bir tür yelpazesi sunuyor; bilim kurgudan komediye kadar uzanan bölümler, çoğunlukla aşk ve ölüm temalarını işliyor. Farklı ton ve stil gösteren bölümler, izleyicilere her seferinde bambaşka bir deneyim sunuyor.

Tim Miller’ın imzasını taşıyan bu ödüllü dizi, yaratıcılığı ve özgünlüğü ile övgü alırken “Black Mirror”ın ciddi atmosferine kıyasla biraz daha farklı bir yöne yöneliyor. Ancak teknoloji, burada da önemli bir rol oynamakta; yalnızca merkezde değil, daha geniş anlatılar içerisinde de kendine yer buluyor.

Electric Dreams (2017–2018)


Prime Video

Ronald D. Moore ve Michael Dinner tarafından yaratılan “Electric Dreams”, “Black Mirror” hayranlarının mutlaka izlemesi gereken yapımlar arasında. Kimlik, gerçeklik ve varoluş gibi felsefi temaları derinlemesine ele almasıyla takdir toplayan bu dizi, bilim kurgu edebiyatının ustalarından Philip K. Dick’in eserlerinden uyarlanmaktadır. On bağımsız bölümden oluşan yapım, alternatif gerçeklikler, sentetik varlıklar ve kıyamet sonrası gelecekler gibi geniş bir bilim kurgu teması yelpazesini keşfe çıkarıyor.

Steve Buscemi, Bryan Cranston ve Janelle Monáe gibi önemli isimleri bünyesinde barındıran “Electric Dreams”, düşündürücü yapısı ile özellikle “Black Mirror”ın spekülatif yaklaşımını seven izleyicilere hitap ediyor. Bazı bölümler, “Black Mirror”daki gibi sürprizli yapılar yerine daha meditasyona dayalı ve durgun anlatımlar sunmasına rağmen, dizinin genel tonunun distopik atmosferi ve ele aldığı konular, türün tutkunlarını hayal kırıklığına uğratmayacak düzeyde. Felsefi alt metni ve düşündürücü hikâyeleri ile “Electric Dreams”, karanlık gelecek senaryolarına eğilimli izleyiciler için ideal bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Severance (2022–)


Apple TV+

Dan Erickson’ın Apple TV+ orijinal dizisi “Severance”, bilim kurgu meraklıları arasında hızla popüler hale geldi; bunun nedenini anlamak zor değil. Başrolde Adam Scott’ın yer aldığı dizi, Lumon Industries adlı şirkette çalışan ve iş ile özel yaşam anılarını birbirinden ayıran bir prosedüre tabi tutulan çalışanların hikâyesini konu alıyor. Ancak iş dışında ortaya çıkan gizemli bir meslektaş sayesinde, karakterler işlerinin ardındaki gerçekleri keşfetmek üzere tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorunda kalıyorlar.

“Black Mirror” gibi, “Severance” da gelişmiş teknolojilerin toplum üzerindeki etkilerini işleyen distopik bir yapım. Ancak bu dizi, özellikle kurumsal distopyayı odak noktasına alıyor. Her iki dizi de günümüz sorunlarına dair — bu örnekte iş-yaşam dengesi — çarpıcı yorumlar yapıyor. Stanley Kubrick’in dünyalarını andıran özgün konsepti, büyüleyici atmosferi, çift kimlikli karakterleri canlandıran oyuncuların etkileyici performansları ve teknolojinin kurumsal çıkarlar için necə maden olabileceği konularına dair zamansal mesajları ile Ben Stiller’in yönettiği bu yapım kesinlikle kaçırılmaması gereken bir bilim kurgu dizisidir.

The Twilight Zone (1959–1964)


Paramount

Antoloji türünün öncüsü Rod Serling’in çığır açan bilim kurgu dizisi “The Twilight Zone”, “Black Mirror”la benzer spekülatif temaları paylaşan zamansız bir yapı sunuyor. Bilim kurgu, korku ve fantastik unsurları harmanlayan bu dizi, çoğunlukla sıradan insanların olağanüstü durumlarla karşılaşması üzerine hikâyeler sunarak ahlak, adaletsizlik ve insan doğası gibi derin temaları sorguluyor.

Yaklaşık altmış altı yıl sonra bile “The Twilight Zone”, düşündürücü yapısı ve etkileyiciliğiyle kendisini kanıtlamış durumda ve tüm zamanların en iyi ve en etkili dizilerinden biri olarak sayılmaktadır. “Black Mirror”ın distopik hikâyelerini ve insan doğasına dair derin temalarını seven izleyiciler için “The Twilight Zone”, oldukça etkileyici bir alternatif olabilir. Ancak “The Twilight Zone”, “Black Mirror”a göre çok daha geniş bir tema çeşitliliğinde dolaşmakta ve hikâyelerinde genellikle daha fantastik ya da doğaüstü ögelere yer vermektedir.